Edvard Munch Hayatı Ve Eserleri

Edvard Munch Hayatı Ve Eserleri

Norveçli ekspresyonist ressam ve baskı sanatçısı olan Edvard Munch, Melankoli ve Çığlık gibi eserlerin yaratıcısıdır. Munch, hassas ruhlu, içe dönük, depresyon ve kaygı içindedir ve eserlerinde bu duyguları çok iyi yansıtmıştır.

Edvard Munch Hayatı ve Eserleri

Hayatı
Edvard Munch, 12 Aralık 1863’te Norveç’in Loten kasabasında dünyaya gelmiştir. Munch, askeri doktor Christian Munch ve Laura Catherine Bjølstad çiftinin ikinci çocuğudur. 1864 yılında aile Christiania’ya (Günümüzde Oslo) yerleşmiştir.
Munch’ın çocukluğu hastalık ve yas ile geçmiştir. Çocukluğunda yaşadığı travmalar hayatı boyunca psikolojisini etkilemiştir. Henüz beş yaşındayken annesini tüberkülozdan kaybeden Munch, 1877’de ise en sevdiği ablası Sophie ve dedesi de aynı hastalıktan kaybetmiştir. Annelerinin ölümünden sonra Munch ve kardeşlerini, babaları ve teyzeleri Karen büyütmüştür.
Çocukluğunda yaşadığı travmatik olaylarda Munch’ı en çok etkileyen olay ablasının ölümüdür. Ablasının hayatta kalmak için çabalamasını izlerken yaşadığı hüzün ve çaresizlik, Munch’ın yapacağı resimlerde kendisini göstermiştir. 1885-1886 yıllarında yaptığı “Hasta Çocuk” resmiyle ablasının vefatından dolayı hayatı boyunca hissettiği hüznü ifade etmiştir.
Edvard’ın babası akıl hastalığından muzdaripti ve bu durum onun ve kardeşlerinin yetiştirilme biçiminde rol oynamıştır. Babaları onları derin meselelerin korkularıyla büyütmüştür. Edvard Munch’un çalışmalarının daha derin bir ton almasının ve sanatçının büyürken bu kadar çok bastırılmış duyguya sahip olduğunun bilinmesinin nedenlerinden biri de budur.

Sahip olduğu zayıf bünyesi nedeniyle çoğunlukla hasta olan Munch, bu nedenle okuldan uzak kalmıştır ve Karen teyzesinin desteği ile resim yapmaya başlamıştır. Aşırı baskıcı olan babası Edvard’ın mühendis olmasını istediği için Christiana Teknik Koleji’ne başlamıştır. Okulda yaklaşık bir yıl boyunca perspektif ve ölçekli çizim konusunda ders alan Munch, resim tutkusunun peşinden gitmeye karar vermiştir ve babasına rağmen 1881’de Kraliyet Sanat ve Tasarım Okulu’na (Norwegian National Academy of Fine Arts) kaydını yaptırmıştır.
Edvard Munch, kendisini geliştirmek ve bu konuda eğitim almak için bulduğu bursların desteği ile Paris’e gitmiştir. Paris’e gitmeden önce kuzeni Carl ile evli olan Milly’ e aşık olur ve gizli bir ilişkiye başlarlar. Başlarda heyecanlı ve güzel giden ilişkileri sonrasında Milly’nin Munch’tan sıkılmasıyla yön değiştirmiştir. Bu sırada Munch, katıldığı sergilerde eserlerinin ilgi görmemesi ve eleştirmenlerden olumlu yorum alamaması nedeniyle derin bir bunalıma girer. Yaşadığı bu duygusal bunalım, yapacağı eserleri de etkilemiştir.
Yaklaşık 1892’den 1908’e kadar Munch, zamanının çoğunu Paris ve Berlin arasında geçirmiştir. 1909’da Norveç’e dönmeye karar vermiştir. Bu dönemde Edvard Munch’un yarattığı eserlerin çoğunda onun doğaya olan ilgisi anlatılırken, bu parçalarda kullandığı ton ve renklerin eskisinden daha fazla renk kattığı ve biraz daha neşeli göründüğü de dikkat çekmiştir. Bu dönemden ölümüne kadar Edvard Munch Norveç’te kalmış ve bu dönemden itibaren yarattığı çalışmalarının çoğu, 1909’da eve döndüğünden beri benimsediği benzer, renkli yaklaşımı benimsemiştir.
1897’de maddi durumun düzelmesi sayesinde Norveç’in Åsgårdstrand kasabasında “mutlu ev” adını verdiği küçük bir balıkçı kulübesi satın almıştır. Munch Birinci Dünya Savaşı sonrasında, hayatının son yirmi yedi yılını Oslo’nun dışındaki çiftliğinde geçirmiştir. Takdir edilecek en önemli yanı ise, çektiği tüm acılara rağmen ayakta kalmış ve bu acıları sanata çevirmeyi başarmış olmasıdır. 23 Ocak 1944’de kalp krizi sonucu Ekely’de ölmüştür. Hayatı boyunca 1000 resim, 4 bin desen ve 15 bine yakın grafik baskı üretmiştir ve vasiyeti üzerine tüm eserleri Oslo kentine bırakılmıştır.

Edvard Munch Hayatı ve Eserleri

Sanat Anlayışı ve Eserleri
Munch’un eserlerinin çoğu yaşam ve ölüm sahnelerini, aşkı ve dehşeti tasvir etmektedir. Yalnızlık hissi genellikle izleyicilerin onun çalışma modellerinin odaklandığını fark edeceği duygudur. Bu duygular, tasarladığı sanatın karanlık yüzünü gösteren zıt çizgiler, koyu renkler, renk blokları, kasvetli tonlar ve özlü ve abartılı bir formla tasvir edilmektedir.
Munch’ın çocukluk ve gençlik yıllarında yaşadığı hüzünlü olaylar, zihninde ve ruhunda derin etkiler oluşturmuştur. Bu yaşadığı duygular, duygu değişimleri, bunalımlar, depresyonlar hepsi eserlerinde yer almaktadır. En ünlü eseri “Çığlık” tablosuna baktığımızda onun ruhundaki haykırışları duyabiliriz. Bu çalışmasında, kalabalık, kaldırım boyunca seyirciye doğru yürürken, kalabalığa karışmayan ve ters yönde giden figür, Munch’un kendisini temsil etmektedir. “Melankoli” tablosunda ise yalnızlığını hissedebiliyoruz. “Hasta Çocuk” ise hüzün veren bir tablodur. Genç kızın yüzü hayalet gibidir, yaşamayı isterken bedeninden ayrılmış bir ruhtur. “Köprüdeki Kızlar” eserinin ilham kaynağı için Munch, “Yolda iki arkadaşımla yürüyordum, güneş batıyordu, birdenbire gökyüzü kan kırmızısına büründü, kendimi tükenmiş hissederek, durakladım ve parmaklıklara yasladım, arkadaşlarım yürümeye devam ettiler. O an doğanın içinden geçen sonsuz çığlığı içimde hissetim.” açıklamasını yapmıştır.
Edvard Munch’un yarattığı eserlerin büyük çoğunluğunda sembolizm kullanmıştır. Bunun temel nedeni, yaptığı resimlerin nesnelerin dışarıdan ziyade iç görünümüne ve gözün gördüklerine odaklanmış olmasıdır. Sembolist ressamlar, sanatın doğal dünyayı Gerçekçilik ve İzlenimcilik’in somutlaştırdığı nesnel, yarı bilimsel tarzda temsil etmekten ziyade bir duyguyu veya fikri yansıtması gerektiğine inanıyorlardı. Resimde Sembolizm, biçim ve duygunun, gerçekliğin ve sanatçının içsel öznelliğinin bir sentezini temsil eder. Avusturyalı sanatçı Gustav Klimt ile birlikte Edvard Munch da 20. yüzyılın en önde gelen Sembolist ressamları olarak kabul edilmektedir.1885–1886: The Sick Child
1892: Evening on Karl Johan
1893: The Scream
1894: Ashes
1894: Despair
1894: Woman in Three Stages
1894–1895: Madonna
1894–1896: Melancholy
1895: Puberty
1895: Self-Portrait with Cigarette
1895: Death in the Sickroom
1899–1900: The Dance of Life
1899–1900: The Dead Mother
1903: Village in Moonlight
1940–1942: Self-Portrait. Between the Clock and the Bed.

Kaynakça:

https://www.gzt.com/skyroad/olumun-nobet-tuttugu-bir-hayat-edvard-munch-3578328
https://www.edvardmunch.org/

Edvard Munch: Resimlerin Melankoliyle Hayat Buluşu

Sonraki makale
Solarimetre Nedir?
Önceki makale
Yer Elmasının (Kudüs Enginarı) Kökeni, Özellikleri, Besin Değerleri, Sağlığa Faydaları Ve Yan Etkileri

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Fill out this field
Fill out this field
Lütfen geçerli bir e-posta adresi yazın.
You need to agree with the terms to proceed

Öne Çıkan Paketlerimiz