Bilim insanları maddeleri tat ve pH gibi özelliklerine bağlı olarak asitler, bazlar (alkali) veya nötr olarak sınıflandırmaktadır. Vücudumuzdan dünyamızın okyanuslarına ve kayalarına kadar asitler ve bazlar yaşamlarımızda ve etrafımızdaki çevrede önemli bir rol oynamaktadır.
Günlük yaşamda birçok asidik ve bazik kimyasal madde kullanılmaktadır. Asitler, mutfakta bulunan sirkeye (asetik asit), salatalara, çorbalara ve çaya ilave edilen limona ya da turunçgillere (sitrik asit), yemeklerde ve çeşitli soslarda kullanılan domatese (yüksek miktarda sitrik asit, az miktarda malik asit), elmaya (malik asit), üzüme (tartarik asit),çilek ve muza (folik asit) kadar her yerdedir. Asidik kimyasalların bir kısmı doğal olarak bulunurken(örneğin, meyvelerdeki sitrik asit) bazıları (sülfürik asit) sentetik olarak elde edilir. Asitler, başka bir bileşiğe (bazlara) bir hidrojen iyonu (H+) veren bileşikler olarak tanımlanır. Bazlar, asitlerin kimyasal zıttıdır. Bazlar sabunlarda, mutfaktaki biber, brokoli, salatalık, kıvırcık marul, ıspanak, kereviz ve avokado gibi sebze ve meyvelerde bulunur. Asitler ve bazlar birbirleriyle temasa geçtiklerinde reaksiyona girerek tuz ve su oluşturan tipik maddelerdir.
Aşağıda asit ve bazların tanımı, genel özellikleri ve kullanımları hakkında daha fazla bilgi yer almaktadır.
Asitler ve Özellikleri
Latince ekşi anlamına gelen ‘acidus’ veya ‘acere’ kelimesi asit kelimesinin kaynağıdır.
Temel olarak asit, H+ iyonu verebilen ve H+ iyonu kaybından sonra da enerji açısından uygun kalabilen bir moleküldür. Eğer çözelti hidroksil iyonlarından (OH-) daha fazla hidronyum iyonu (H3O+) içeriyorsa, verilen çözelti bir asittir. Bir asit molekülü suya bırakıldığında parçalanır. Bunun bilimsel terimi ayrışmadır. Örneğin hidroklorik asit (HCl), hidrojen iyonlarına (H+) ve klorür anyonlarına (Cl-) ayrışır. Asitlere örnek olarak Hidroklorik asit [HCl], Sülfürik asit [H2SO4], Asetik asit [CH3COOH veya C2H4O2], Sitrik asit [C6H8O7], Nitrik asit [HNO3] , Laktik asit [C3H6O3]ve daha fazlası verilebilir. Farklı asitlerin formüllerine bakılırsa hepsinin en az bir H (hidrojen) içerdiği görülebilir.
Asitler suda çözündüğünde tadı eksi olan maddelerdir ve cilt ile temas ettiğinde yanma, mukoza zarlarında batma hissi verirler. Asitler iyi elektrik iletkenleridir. Asitleri tespit etmek için turnusol gibi bazı indikatör (gösterge ya da belirteç) bileşikler kullanılabilir. Asitler mavi turnusol kağıdını kırmızıya çevirir.Asitler bazlarla reaksiyona girerek tuz ve su oluşturabilirler.
Kuvvetli ve Zayıf Asitler
Bazı asitler kuvvetli, bazıları ise zayıftır. Asitler ve bazlar hakkında konuşurken ‘kuvvetli’ ve ‘zayıf’ kelimelerinin çok özel bir anlamı vardır. Tüm asitler çözeltilere hidrojen iyonları salar. Asidin zayıf veya kuvvetli olması, molekül başına salınan iyon sayısına göre belirlenir. Kuvvetli asitler maksimum sayıda H+ iyonu üretecek şekilde suda tamamen ayrışır. Bu, hidroklorik asit (HCl) gibi güçlü bir asit için moleküllerin H+ iyonları ve Cl- iyonları oluşturmak üzere ‘bölündüğü’ anlamına gelir. Kuvvetli asitlerin metaller üzerinde aşındırıcı etkisi vardır. Çoğuyla tepkimeye girerek hidrojen gazı ve tuz oluştururlar. Kuvvetli asitler hücrelere zarar verebileceğinden midenin, yiyecekleri sindirmeye yardımcı olan hidroklorik asitten korunması için özel bir astara ihtiyacı vardır.
Etanoik asit (formülü CH3COOH’dir, diğer adı asetik asittir) gibi zayıf asitler tamamen ayrışmaz, protonlarının (H+) bir kısmını tutabilir. Aslında, herhangi bir anda etanoik asit moleküllerinin yalnızca yaklaşık %1’i H+ iyonları ve CH3COO – iyonları oluşturmak üzere ayrılır.
Kuvvetli Asit ile Konsantre Asit Aynı Mı?
Kuvvetli ve zayıf asitler genellikle konsantre ve seyreltik ile karıştırılabilir. Bir asidin konsantrasyonu su içeriğine bağlıdır, bir asidin kuvveti ise ayrışma gücüne bağlıdır. Seyreltik bir asit çok miktarda su ile karıştırılmıştır, böylece düşük konsantrasyonda hidrojen iyonu bulunur, oysa konsantre bir aside çok az su eklenmiştir ve yüksek konsantrasyonda H+ iyonuna sahiptir.
Asitlerin Önemi ve Kullanım Alanları
Asit terimini duyulduğunda akıllara hemen ölümcül, tehlikeli veya zarar veren bir şey gelir. Asitlerin geniş bir uygulama ve kullanım alanı vardır. Asitler günlük yaşamda insanlar tarafından, evlerde farkında olmadan kullanılmaktadır. Günlük yaşamdan endüstriyel (metal endüstrisi) ve ticari ortamlara kadar çeşitli uygulamalarda yaygın olarak kullanılırlar. Asitler kimyasal sentezlerde ve hatta insan vücudunda da önemli roller oynar.
Asitlerin İnsan Vücudunda Kullanımı
Hidroklorik asit [HCl], midedeki mide sıvılarının bileşenlerinden biridir. Karmaşık moleküllerin emilim için daha az karmaşık olanlara bölünmesine (sindirimine) yardımcı olur. RNA ve DNA gibi nükleik asitler insanlarda genetik dokuyu oluşturur. Yağ asitleri vücuttaki yağın temel maddeleridir. Amino asitler vücut dokularının büyümesine ve onarılmasına yardımcı olan proteinlerin temel birimidir. Tüm amino asitler asidik değildir. Aspartik asit ve glutamik asit gibi yalnızca birkaç amino asit asidiktir.
Asitlerin Gıdalarda Kullanımı
Sitrik asit, limon, portakal gibi turunçgillerin temel bileşenidir. Bu meyvelerin acı tadından sitrik asitler sorumludur, gıdaların korunmasında da kullanılır. Oksalik asit domateste bulunur. Vücut için çok önemli olan C vitamini (askorbik asit) çoğu turunçgilde bulunur. İnsan vücudu C vitaminini kendi başına sentezleyemez. Fosforik asit, çeşitli alkolsüz, gazlı içeceklerin üretiminde kullanılan ana bileşendir. Karbondioksit, gazlı içecekler üretmek için aşırı basınç altında meyve sularında çözülür. Bu asit formuna karbonik asit denir. Gazlı içecek şişesinin kapağı açıldığı anda basınç azalır ve çözünmüş olan karbondioksit açığa çıkar. Ayrıca yemek işleme endüstrilerinde de kullanılır. Seyreltilmiş bir asetik asit çözeltisi olan sirkenin de farklı ev ve mutfak uygulamaları vardır. Bazı tariflerde koruyucu olarak da kullanılır.
Asitlerin Tıpta Kullanımı
Asetilsalisilik asit (Aspirin) ağrı kesici ve iltihaplanma ilacı olarak kullanılır. İskorbüt hastalığını tedavi etmek için C vitamini (askorbik asit) kullanılır. Salisilik asit kepek, siğil ve saçkıran tedavisinde kullanılır. Karbonik asit (suda çözünen karbondioksit), dermatit tedavisinde, kozmetik ürünlerde cilt aydınlatması amacıyla kullanılır.
Hidroklorik Asidin İnsan Vücudu Dışında Kullanımı
Hidroklorik asit birçok doğal reaksiyonda katalizör olarak, inorganik tuzlar üretmek için reaktif olarak, çelik nesnelerden, metallerden oksit filmlerini veya pası çıkarmak ve kazanın içindeki kireç birikintilerini gidermek için kullanılır.
Sülfürik Asidin (H2SO4) Kullanım Alanları
Sülfürik asit genellikle kurşun bazlı akülerde elektrolit olarak kullanılır. Genellikle otomobil motorlarını çalıştırmak için kullanılan akülerde bu asit bulunur. Gübrelerin, özellikle fosfatlı gübrelerin sentezinde, ayrıca arabalar için temizlik maddesi olarak, doğal sentez reaksiyonlarında, özellikle petrolün rafine edilmesinde katalizör olarak kullanılır. Boyaların, TNT gibi patlayıcıların, yağlı boyaların ve gübrelerin endüstriyel üretimi nitrik asit ve sülfürik asit kullanımını içerir.
Hidroflorik Asidin (HF) Kullanım Alanları
HF, flor bazlı doğal bileşiklerin sentezinde kullanılır. Doğal florürlerin iyi bilinen bir örneği, buzdolaplarında ve klimalarda kullanılan CFC’lerdir (kloroflorokarbon). HF, petrol endüstrisinde asit katalizörü olarak kullanılır. Ayrıca silikon levhaların yüzeyini düzeltmek için aşındırıcı olarak da kullanılır. Bu silikon levhalar mikroçip üretiminde kullanılmaktadır. Diğer asitlerde olduğu gibi çıplak elle dokunulmamalıdır.
Bazlar ve Özellikleri
Asitler ve bazlar arasındaki kimyasal fark, asitlerin genel olarak H+ verici, bazlar ise H+ alıcı olmasıdır. Baz, bir asitten hidrojen iyonunu (proton) kabul edebilen, elektron veren bir iyon veya moleküldür. Eğer bir çözelti hidrojen iyonlarından (H+) daha fazla hidroksil iyonu (OH) içeriyorsa, bu çözelti bir bazdır. Bazlar dokunulduğu zaman parmaklarda kaygan bir his bırakır. Bunun nedeni proteinlerin yapısını değiştirebilmeleridir. Güçlü bir baz, ciltteki proteinlere zarar vermeye başladığından ciddi kimyasal yanıklara neden olabilir. Birçok temizlik ürününde bazik maddeler kullanılmaktadır. Bazlar acı bir tada sahiptir. Kırmızı turnusol kağıdını maviye dönüştürürler. Bazlar da asitler gibi suda iyonların ayrışmasına bağlı olarak elektriği iletebilir. Sodyum hidroksit ya da kostik soda[NaOH], sudaki amonyak çözeltisi [NH4OH], Kalsiyum hidroksit ya da inşaat kireci [Ca(OH)2], potasyum hidroksit [KOH] ve magnezyum hidroksit [Mg(OH)2] bazı baz örnekleridir. Bazların formüllerine bakıldığında hepsinin hidroksit (OH-) iyonları içerdiği görülebilir.
Nötrleşme
Baz, asitleri nötralize eden bir maddedir. Bir asit ve bir baz arasındaki reaksiyona nötralizasyon (nötrleşme) denir, nötralizasyon su ve tuz üretimi ile sonuçlanır. Aşina olunabilecek bir örnek dişlerin fırçalanmasıdır. Dişlerdeki bakterilerin oluşturduğu asit, diş macununun içindeki zayıf bazla reaksiyona girer. Diş macunu gıdalardaki asitleri nötralize eder ve diş minesini korur.
Kuvvetli ve Zayıf Bazlar
Asitlerde olduğu gibi bazların da bazıları kuvvetli bazıları zayıftır. Bazlar suya eklendiğinde bölünerek OH- olarak yazılan hidroksit iyonlarını oluşturmak üzere ayrılır. Suda çözünen bazlara alkali denir. Alkali terimi Arapça kökenlidir, al-qali, al-qâly ou al-qalawi kelimesinden gelir, Saltwort bitkilerinin (tuzlu bataklık ortamlarda, deniz kıyılarında yetişen deniz börülcesi gibi tuzlu ot bitkileri) “kalsine edilmiş külleri” anlamına gelmektedir.
Suda tamamen iyonlaşan ve böylece çok sayıda hidroksit iyonu (OH- iyonları) üreten (ya da tamamen iyonlarına ayrışan) bir baza kuvvetli baz veya kuvvetli alkali (çözünebilir baz) denir. Sodyum hidroksit ve potasyum hidroksit kuvvetli bazlara örnektir. Kuvvetli bazlar organik maddeler üzerinde yakıcı etkiye sahiptir. Zayıf bazlar suda iyonlarına tamamen ayrışmaz ya da suda tamamen çözünmez. Bu nedenle zayıf elektrolit olarak da adlandır ılırlar ve elektriği kötü iletirler. Çinko hidroksit [Zn(OH)2], Alüminyum hidroksit [Al(OH)3], Demir hidroksit [Fe(OH)3], bakır hidroksit [Cu(OH)2] , kurşun hidroksit [Pb(OH)2] ve OH- iyonu içermemesine rağmen amonyak [NH3] zayıf bazlara örnektir.
Kuvvetli Baz ile Konsantre Baz Aynı Mı?
Kuvvetli ve zayıf bazlar, konsantre ve seyreltik bazlarla karıştırılabilir Kuvvetli bazlar ile konsantre bazlar aynı şey değildir. Kuvvetli bazlar tamamen iyonlaşır. Konsantre bazlar ise çözelti içinde nispeten yüksek baz yüzdesine sahip sulu bir çözeltidir. Konsantre sodyum hidroksit, konsantre amonyum hidroksit, konsantre potasyum hidroksit konsantre baz örnekleri arasındadır. Suda tamemen iyonlaşmayan ya da çözünmeyen bazlar zayıf bazlardır. Seyreltik bir baz ise çözeltide düşük oranda baz bulunan sulu bir çözeltidir. Seyreltik sodyum hidroksit, seyreltik amonyum hidroksit, seyreltik potasyum hidroksit seyreltik bazların örnekleridir.
Bazların Önemi ve Kullanım Alanları
Sodyum Hidroksit (NaOH), sabun ve deterjan üretiminde hayati bir bileşendir. Bazen evde kanalizasyon tıkanıklıklarını açmak için kullanılır. Diğer şeylerin yanı sıra kağıt, tekstil ve deterjan yapımında kullanılır. Petrol rafinasyon prosesinde kullanılır.
Kalsiyum hidroksit veya sönmüş kireç olarak da adlandırılan Ca(OH)2, badana ve harcın önemli bir bileşenidir. Topraklarda asitliği nötralize etmek için, ayrıca kuru boya ve dekoratif karışımların oluşturulmasında da kullanılır. Ağartma tozu, dekorasyon veya boyamada kullanılan kuru karışımlar sınırlı miktarda kalsiyum hidroksit kullanılarak yapılır.
Magnezyum hidroksit (Magnezya sütü olarak da adlandırılır) bir tür antiasittir, midedeki aşırı asitliğin azaltılmasına yardımcı olur, ayrıca yaygın kullanılan bir müshildir.
Al(OH)3 kimyasal formülüne sahip alüminyum hidroksit de magnezyum hidroksit gibi bir antiasittir. Mide yanmasını, hazımsızlığı ve mide ekşimesini tedavi etmek için kullanılır. Bazı böbrek hastalıkları olan kişilerde fosfat düzeylerini düşürmek için yaygın olarak kullanılır.
Amonyum hidroksit kimya laboratuvarlarında kullanılan önemli bir reaktiftir. Gübreler, suni ipek, plastikler ve boyaların hepsi onunla yapılır.
Demir (III) hidroksit Fe(OH)3 kimyasal formülüne sahiptir. Demir (III) hidroksitlerin rengi koyu kahverengiden siyaha kadar değişir. Birkaç kozmetikte ve akvaryum suyu arıtımında fosfat bağlayıcı olarak kullanılır.
Cu(OH)2 kimyasal formülüne sahip olan bakır hidroksit, bir bakır tuzu çözeltisine çok fazla sodyum veya potasyum hidroksit eklendiğinde oluşan soluk mavi bir çökeltidir. Böcek ilacı veya böcek ilacı olarak bakır hidroksit ve bakır sülfattan oluşan bir çözelti kullanılır.
Zn(OH)2 formülüne sahip olan çinko hidroksit inorganik bir kimyasal bileşiktir. Suda çözünebilen bir amfoterik hidroksittir. Yüksek asite maruz kaldığında çözünen ve kokusu olmayan, çözünmeyen bir hidroksittir. Tıpta adsorbe edici bir madde olarak ve ayrıca böcek ilacı ve pigmentlerin ticari üretiminde kullanılır.
Asit ve Baz Teorileri
Tarih boyunca kimyagerler asit ve bazlar için farklı tanımlar oluşturmuşlardır. Asit ve bazların tanımlanması için üç farklı teori ortaya atılmıştır. Bu teoriler arasında Arrhenius teorisi, Bronsted-Lowry teorisi ve Lewis asit ve baz teorisi yer almaktadır. Günümüzde pek çok kişi asit, baz tanımı için Brønsted-Lowry versiyonunu kullanmaktadır.
Bu alt bölümde, bu teorilerin her birine kısa bir genel bakış sunulmaktadır.
Arrhenius Teorisi
İsveçli kimyager Svante Arrhenius’un 1884’te ortaya koyduğu asit ve baz teorisi, asitlerin bir çözeltide H+ iyonları ürettiğini, bir bazın ise kendi çözeltisinde bir OH- iyonu ürettiğini belirtir. Arrhenius teorisine göre asitler, sulu bir çözeltide protonların veya H+ iyonlarının konsantrasyonunu artırır. Örneğin tuz ruhu olarak bilinen hidroklorik asit ya da diğer adıyla hidojen klorür [HCl], suda tepkimeye girip ayrışarak H+ ve Cl- iyonlarını üretir. Su, ayrıca hidrojen iyonları alarak hidronyum iyonları [H30]+ oluşturur. Tepkime aşağıdaki gibidir.
HCl (suda) + H2O(sıvı) > H3O+(suda) + Cl-(suda)
Bu tepkime aşağıdaki gibi basitleştirilebilir.
HCl (suda) > H+(suda) + Cl-(suda)
Asit eğer kuvvetli bir asit ise hidronyum iyonlarının konsantrasyonunun o kadar fazla olur.
Bu teoriye göre bazlar suda çözündüğünde o çözelti yüksek konsantrasyonda OH- iyonları içerir. Sodyum hidroksit [NaOH] bir Arrhenius bazı örneğidir. Suda tepkimeye girip ayrışarak sodyum iyonu ve hidroksit iyonu oluşturur.
NaOH(suda) > Na+(suda) + OH-(suda)
Bu teorinin avantajlarından biri, asitler ve bazlar arasındaki tuz ve su veren reaksiyonu başarılı bir şekilde açıklamasıdır. Dezavantajı ise NO2- ve F- gibi hidroksit iyonları içermeyen maddelerin suda çözündüğünde nasıl bazik çözeltiler oluşturduğunu açıklayamamasıdır.
Bronsted Lowry Asit ve Baz Teorisi
Bronsted-Lowry teorisi, asitleri proton vericisi, bazları da proton alıcısı” olarak tanımlar. Bronsted’e göre asitler proton vermek üzere ayrışmaya uğrar ve bu nedenle çözeltideki H+ iyonlarının konsantrasyonunu artırır. Buna karşın Brønsted-Lowry bazları proton (veya H+ iyonu) almada iyidir ve bunları asitlerden alırlar ve suya hidroksit iyonları verirler. Bazın bir örneği amonyaktır. Kimyasal formülü NH3’tür. Birçok cam temizleme ürününde bulunabilir. Proton bakımından farklılık gösteren asit ve bazın, konjuge (eşlenik) asit ve baz çifti oluşturduğu söylenir. Bir baza bir proton [H+ iyonu] eklendiğinde bir konjuge asit, bir asitten bir proton [H+ iyonu] çıkarıldığında ise bir konjuge baz oluşur.
Baz + Proton > Konjuge asit
Asit > Proton + Konjuge baz
Zayıf Bronsted-Lowry asitleri proton verme eğilimindeyken, konjuge bazları kuvvetlidir. Kuvvetli Bronsted-Lowry asitleri, proton verme konusunda güçlü bir eğilime sahip olan ancak zayıf bir konjuge baza sahip olan asitlerdir. Amfoter özeliğe sahip olan su, Bronsted-Lowry teorisine göre hem asit hem de baz özellik gösterebilir. İyonik türlerin asidik veya bazik karakterini açıklama kapasitesi, Bronsted-Lowry asit ve baz tanımının bir avantajıdır. Bu teorinin, BF3 ve AlCl3 gibi hidrojen içermeyen kimyasalların nasıl asidik özellikler sergilediğini açıklayamaması nedeniyle önemli bir kusuru vardır.
Lewis Asit ve Baz Teorisi
Lewis’in asit ve baz tanımı, “asitleri elektron çifti alıcıları ve bazları da elektron çifti vericileri olarak” tanımlar. Bu Lewis tanımı, protonlar yerine moleküllerin elektronlarıyla ne yaptığını açıklamaktadır. Aslında bir Lewis asidinin herhangi bir hidrojen atomu içermesine gerek yoktur. Lewis asitlerinin yalnızca elektron çiftlerini kabul edebilmeleri gerekir. Hidrojen atomu bu teorinin asit ve baz tanımına dahil değildir. Lewis asitleri elektrofilik özelliklere sahipken Lewis bazları nükleofilik özelliklere sahiptir. Cu2+, BF3 ve Fe3+ Lewis asitlerine örnektir. F-, NH3 ve C2H4 (Etilen) Lewis bazlarının örnekleridir. Bir Lewis asidi bir Lewis bazından bir elektron çiftini kabul eder ve bunun sonucunda bir koordinat kovalent bağ oluşur. Ortaya çıkan bileşiğe Lewis eklentisi adı verilir. Bu teori, çeşitli maddelerin asitler veya bazlar olarak sınıflandırılmasına izin verme avantajına sahiptir. Ancak asit ve bazın kuvveti hakkında çok az bilgi sağlar. Teorinin kusurlarından biri, koordinat kovalent bağ gelişimini içermeyen asit-baz reaksiyonlarını hesaba katmamasıdır.
Asitliğin ve Bazlığın Sayısal Değeri
Bir maddenin asitlik veya bazlık seviyesinin sayısal değerini bulmak için pH ölçeği (pH, ‘hidrojen potansiyeli’ anlamına gelir) kullanılabilir. Bu ölçek bir maddenin ne kadar asidik veya bazik olduğunu ölçmenin en yaygın ve güvenilir yoludur. Bir pH ölçeği 0 ile 14 arasında değişebilir. Bir madde pH metre denilen bir cihaz (elektronik olabilir) ile test edildiğinde, 0 ile14 arasında bir sayı elde edilir. Bu ölçek logaritmiktir, maddeleri karşılaştırmak için kullanılabilir, pH ölçeğinde 1’lik bir azalma hidrojen iyonu konsantrasyonunda 10 katlık bir artışa neden olabilir.
Asitlerin pH Değeri
Asitlerin pH değeri 7’nin altındadır, pH değeri 7’nin altında olan her şey asidiktir. Ne kadar çok H+ iyonu varsa, o kadar asidiktir ve pH değeri o kadar düşük, pH değeri ne kadar düşük olursa asit o kadar kuvvetli olur. Bir maddenin olabileceği en asidik değer 0’dır.
Bazların pH Değeri
Bazların pH değeri 7 ile 14 arasındadır, pH değeri 7’nin üzerinde olan her şey baziktir. En bazik değer 14’tür, pH değeri ne kadar yüksekse, baz o kadar kuvvetli olur. Bazen pH değeri çok kuvvetli asitler için 0’dan küçük veya çok kuvvetli bazlar için 14’ten büyük olabilir.
Nötr Maddelerin pH Değeri
Asit ve baz özelliği taşımayan, aynı miktarda hidrojen ve hidroksil iyonuna sahip olan (bu, H+ ve OH- iyonları arasında bir denge olduğu anlamına gelir) maddeler nötr maddelerdir. Nötr ya da nötral maddelerin pH seviyesi 7’dir. Saf su nötraldir yani pH’ı tam olarak 7’dir. Su (H2O) kimyasal olarak nötr olsa da, bir asit suyla karıştırılırsa su molekülleri baz gibi davranır, asitten hidrojen protonlarını yakalar. Değişen su molekülleri artık hidronyum olarak adlandırılır. Bir baz ile karıştırıldığında, su asit rolünü oynar. Artık su molekülleri kendi protonlarını baza vererek hidroksit molekülleri olarak bilinen molekülleri oluştururlar. Sofra veya yemek tuzu (NaCl) da nötr bir maddedir.
Asitler Bazlardan Nasıl Ayırt Edilir?
Asitleri bazlardan ayırt edebilmek veya çözeltilerin pH değeri hakkında bir fikir elde edebilmek için genellikle bir asit-baz ayıracı ya da indikatörü kullanılır.
Evrensel İndikatörler
Çözeltilerle ilgili basit testler için evrensel indikatörlerler kullanılır. Bu indikatörler (göstergeler) sentetik bir karışımdır ve renkli bileşenler içerir. Çözeltilerin pH değerlerine göre çeşitli renkler (gökkuşağının her rengi) gözlenebilir. Kağıt şeklinde (kağıtlar çubuk şeklinde hazırlanabilir) evrensel indikatörler de bulunur. Kağıtlara indikatör çözeltileri sürülerek kurutulmuştur. Çözeltileri test edebildikleri gibi gazları da test edebilirler.
Turnusol Kağıdı
Asitleri bazlardan ayırmak için yapılan en eski testlerden biri turnusol testidir. Turnusol kâğıdı da bir pH indikatörüdür. Evrensel indikatörlerin keşfinden önce pH değerinin ölçümü için turnusol (litmus) kâğıdı kullanılmıştır. Turnusol kâğıdı likenlerden elde edilen boyalardan (azolitmin adlı bir ana maddeden oluşan litmus boyası) yapılır; suda çözünür. Asitleri ve bazları tanımlamak için kullanılan mavi ve kırmızı olmak üzere iki tür turnusol kâğıdı vardır. Asitlerin test edilmesi için mavi, bazların (ya da alkali maddelerin) test edilmesi ya da anlaşılması için kırmızı turnusol kâğıdı kullanılır. Mavi turnusol kâğıdı asidik koşullar altında kırmızıya dönüşürken, kırmızı turnusol kâğıdı alkali veya bazik koşullar altında maviye döner. Bazı tuzlar asidik, bazı tuzlar bazik yapıda olduklarından çözünmüş tuzlar da turnusol kâğıdında renk değişikliğine sebep olabilir. Çözeltilerin dışında gazların pH değeri de turnusol kâğıdıyla ölçülebilir. Örneğin, mavi bir turnusol kâğıdının rengi klor gazı varlığında beyaza döner ya da ağarır. Gazların suda çözünmesi nedeniyle turnusol kâğıdı ıslatılmalıdır. Nötr maddelerin mavi veya kırmızı turnusol kâğıdına etkisi yoktur.
Kaynakça:
https://www.vedantu.com/chemistry/acids-and-bases
https://www.sciencelearn.org.nz/resources/3019-acids-and-bases-introduction
https://www.toppr.com/guides/biology/difference-between/acid-and-base/
https://tr.khanacademy.org/science/chemistry/acids-and-bases-topic/acids-and-bases/a/bronsted-lowry-acid-base-theory
https://tr.khanacademy.org/science/biology/water-acids-and-bases/acids-bases-and-ph/a/acids-bases-ph-and-bufffers
https://evrimagaci.org/asit-baz-ve-ph-kavramlari-12701